23 Aralık 2012 Pazar

YALAN




Aşkın hududunu geçti kelimeler
Bilesin ki senden ötesi yalan
Bakışınla yıkamam belki cihanı
Bırakırım beni ayaklarının dibine

Hani demiştin ya, “Sana feda bu dünya…”
Bilesin ki senden ötesi yalan
Bir beni sensiz koyma
“Cenneti buldum…” derim karanlıklarında

Ben sende Yaradan’ı sevdim
Bilesin ki senden ötesi yalan
Dile dökülmeden, tene değmeden
Var mı ben gibi mahşeri bekleyen

Dünyayı elimin tersiyle itecek kadar
Bilesin ki senden ötesi yalan

SEVDANIN ADI BULUT - Syf 15


16 Aralık 2012 Pazar

AŞK ÖLÜMDÜR / Syf 112




Ne zaman yazmaya başladım sana? Seni tanımadan evvel mi?
Yoksa beni düşündüğün bir gecenin sabahında yazdığın o mektubu okuduğumda mı? Gönlüme ateşin düştükten sonra mı alev sardı parmaklarının değdiği tenimi? Kaçmaktan söz ederken koştum yanına bir tünel kuytusunda…
Tahta yuvarlak bir masa, ufak bir kuruyemiş kâsesi, yarısı içilmiş bira bardağı ve sen, kucak açtınız kaçak zamana…
İlk kez değdi yüreğine başım… Tek bir kalbe dönüştük sarıldığım kollarında… Tatlı bir bahar soğumuş ellerimi ısıttı… Leb-i derya gözlerinde seyrettim İstanbul’u…
Söz neydi? Benden önce kim geldi? Başka kimler gelecekti? Sildim tüm soruları… Cevaplar sana çıktı…
Tünel rüzgârı üşütürken dönüş yolunda kulağımda fısıltısı kaldı sözlerinin… Saçlarımda nefesinin ılıklığı… Ve ben her adımda sana yaklaştım…
Nereye varacağımı bilmeden aktı Nisan yağmurları gözlerimden…
Dudağımda bir şarkı… Gölgemde sen…
Ve peşimde Tünel Rüzgârı…

1 Aralık 2012 Cumartesi

TAHİR İLE ZÜHRE / EDU&ART MAGAZİN KASIM 2012

http://www.edu-artdergisi.com/EDUARTARCHIVES.html
 
 
HOŞ GELDİN EY AŞK…

 
Bilir misiniz Tahir ile Zühre’nin hikâyesini? Karşılık beklemeden sevmeye en güzel örnektir. Bakışmadan görmeye, konuşmadan dinlemeye, dokunmadan hissetmeye ve de hasret ile yanıp gülümsemeye benzer sevdanın tadı. Bin acıya bedel ödenir de vefa bile aranmaz maşukun gölgesinde. Karşılığı gönüle düşen ateştir, uykuyu çalan hayaldir. Belki de birazcık umut, sevgilinin gönlünde ayrılan bir köşeye…
Neden mi konumuz hep aşk? Yüzyıllar öncesinde kalan sevda masallarını günümüze taşıyan başka bir güç var mı bu dünyada?
Aramakla geçer insanoğlunun ömrü… Âdem ile Havva’dan bu yana süregelen bir serüven bu. Kimi penceresinin önünde seher vakti ettiği duanın ruha verdiği huzur gibi kavuşur sevdiğine, kimi bir ömrü geçirir o pencerede sevgiliyi beklemekle. Şikâyetçi değildir ne bekleyişten ne de zamanın insafsız gülümseyişinden. Cefa zevktir aşığın yolunda. Bir ümit kırıntısı ile ne sofralar kurulur o gönülde. Hayallerden meze, şarkılardan meşk edilir. Zühre yıldızını şahit kılıp karanlıklar içinde bir bekleyiştir sevda türküsü. Zaten aşk insanın kendinden geçmesi değil midir? Ya da kendine yenilmesi? Şafağa ermeden geceye gün doğmasını ummak kadar imkânsız olsa dahi vuslat kozasına erer elbet her duanın sonu. Sevgilinin uykusuna bekçi olup mumu eksik sofrada aşka kaldırılan kadeh tek gecelik de olsa, tekrar edilir her düşün kollarında. Ateşe değdiğinde yanacağını bilen pervane misali dört dönülür ışığın etrafında. Zühre’nin Tahir’i beklediği gibi, Tahir’in Zühre uğruna nice sevdalardan vazgeçtiği gibi bir avuç toprağa razı kesilir dünya malı. Aynalar gizler gerçeği, sırrı dökülmedikçe gönülden. Aşktır kaleme değen, dilden dökülen. Masal olur anlatılır, hikâye olur dinlenir, roman olur okunur. Aşk öldürür ama ölmez. Her toprakta yeni bir can bulur, filiz verir. Tek ihtiyacı yağmur yüklü buluttur.
Tıpkı Nâzım Hikmet’in dediği gibi; “Tahir olmak da ayıp değildir, Zühre olmak da…” Bütün iş yürekte…
Aşk ile yol almanız dileğiyle.
 
NALAN GÜVEN / EDU&ART KÜLTÜR SANAT DERGİSİ /KASIM2012- Syf 46

 
 
 
TAHİR İLE ZÜHRE MESELESİ

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da

hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil

bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte

yani yürekte....

Mesela bir barikatta dövüşerek

mesela Kuzey Kutbu'nu keşfe giderken

mesela denerken damarlarında bir serumu

ölmek ayıp olur mu?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da

hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil..

Seversin dünyayı doludizgin ama o bunun farkında değildir

ayrılmak istemezsin dünyadan ama o senden ayrılacak

yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?

yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık

yahut hiç sevmeseydi Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da

hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil...

Nâzım HİKMET