9 Eylül 2012 Pazar

ANA KÜLTÜR SANAT DERGİSİ - EYLÜL' de AŞK / EYLÜL 2012



Nalan GÜVEN

nalanguven@pkitap.com





EYLÜL’ de YAZILAN BİR AŞK MEKTUBU…

 
Bir tanem,

Bak işte yine Eylül geldi takvimlere. Tanışma mevsimimiz. Biliyorum hüzün bekliyorsun satırlarımda. Hasrete öfke, sensizliğe sitem ve hatta kadere küfür. Bense içimde kabullenişin çaresiz sükûnetini taşıyorum. Resimlerin özlemime bir nebze olsun ilaç oluyor. Hatıraların ise şifa, yaralı ruhuma. En çok da sesini özlüyorum. Balkona kurduğumuz rakı sofralarında söylediğin Kürdîlihicazkâr makamındaki şarkıların kulaklarımda çınlıyor.

 
Yıldızlı semalardaki haşmet ne güzel şey

Mehtâba dalıp yâr ile sohbet ne güzel şey

Dünyamızın üstünde bütün ruhlar uyurken

Dünyada senin âşıkın olmak ne saadet

Bir bitmeyecek aşk-u muhabbet ne güzel şey

Yıldızların altında ibâdet ne güzel şey (*)

 
Biz de hiç bitmeyecek sanmıştık yaşar iken bu aşkı. Mutluluk her zerresi ile ruhumuza nüfus etmişken, görülmeyen kanatlar takmıştık bedenlerimize. En köhne yerler saraya dönüşmüştü birlikte. Yol üstü seyyar bir köfteciden yediğimiz ekmek arası; dünyanın en leziz yemeği, soğuk bir kış gecesi başımı koyduğum dizlerin, en rahat döşek olmuştu bana. Savrukça harcarken bize bahşedilmiş saadet vakitlerini, hiç hesabını yapmadık bir gün gelip hasretle yanacağımızın.

Öğrendim ki zaman geçtikçe demleniyormuş sevdalar. Önceleri günleri, ayları sayarken yıllar geçince anlamsızlaşıyormuş gittiğin tarih. Hatta yokluğuna daha çok sevdalanmaya başladığımı fark ettiğimde dönmen için ettiğim dualara son verdim bilesin. Cemal’in teknesine gidip kadeh kaldırdım ayrılığa. Kumsalında sabahladım sarıldığımız sahilin. Karşı tepeden seyrettim sensiz İstanbul gecesini. Yıldızlar eşlik etti başı düşmüş yalnızlığıma. Kabullenmişken kimsesizliğin saran kollarını, başka kadınlar da girdi hayatıma. Belki senden güzelleri de vardı içlerinde. Hatta senden güzel şarkı söyleyenler de. Lâkin kalmadı isimleri hafızamda. Nejla, Pınar, Sema ya da her neyse.

Bak işte yine Eylül geldi takvimlere. Yağmurlar henüz başlamadı ama her nedense hüznü çöktü içime. Biraz da yaşlandım galiba. Ağrılar başladı önce dizlerimde hafiften de göğsümde. Dün ne yediğimi unutur oldum da bana kurduğun sofralar hâlâ hafızamda, pişirdiğin yemeklerin lezzeti de damağımda.

Düşündükçe geçmiş günleri yine aynı sızı var bu yorgun yürekte. Yokluğuna yazılmış mektuplar doldurdu çekmecemi. Kalpteki acı parmaklara varınca durdurulamaz oluyor kalemimin yazdıkları. Ama sakın kalkıp da geleyim deme. Ben yokluğuna sevdalı, ben gidişine aşık olmuşum. Hani şairin dediği gibi;

 
Ne hasta bekler sabahı,

Ne taze ölüyü mezar.

Ne de şeytan, bir günahı,

Seni beklediğim kadar.

 
Geçti istemem gelmeni,

Yokluğunda buldum seni;

Bırak vehmimde gölgeni,

Gelme, artık neye yarar?(**)

 
Var mısınız bu Eylül mazide kalmış bir sevgiliye mektup yazmaya? Kaleminizden dökülürken gizlide kalmış birkaç söz, belki de aşkın mahzun bakışını yeniden üzerinde hisseder hatıralar. AŞK ile yol almanız dileğiyle.

 
Sen Olmayı Öğrendim…

Zamanı durdurdum son gördüğüm yerde seni

Sevdamı gömdüm şehrinin kıyısına

Siyaha küstüm, gri artık gecelerim

Sanma ki unuttum ya da azaldı hasretin

Acıya metanet kazandım

Sensiz konuşmayı öğrendim

Ellerimi sevdim sana dokunduğu için

Gözlerimi sevdim sana baktığı için

Yüreğimi sevdim sevdanı taşıdığı için

Sensiz sen olmayı öğrendim…

Nalan Güven / ANA KÜLTÜR SANAT DERGİSİ / EYLÜL 2012

 

(*) Beste: Sâdi HOŞSES

     Güfte: Faik Ali OZANSOY

 

(**)Necip Fazıl KISAKÜREK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder