
Gözyaşı
ile beslenmeli… Acı ile parlamalı… Pas tutmamalı çeperleri…
Güne
başlatan ilk secdede adı zikredilmeli… Tereddütsüz olmalı son nefeste de söyleneceğinden…
Her
sözün içinde bir harfi geçmeli… Cihana değişmemeli umudunun bir zerresini…
Yeşermiş yeni yetme fidan gibi tutunmalı, sağlam bir kök salmalı aşk denizinde…
Manasını sadece yaratanın bildiği elif lam mim gibi sevgiliden bile saklı
olmalı… Sır yumağına düğümler atmalı her bir tutamda…
Göklerde
binlercesine kaldırmışken başını, tek olanı görmeli… Aşkın yıldızını takmalı
ince bir zincirle boyuna… Züleyha’nın Yusuf’u gibi sabırla beklenmeli… Sarayı
zindana çevirene bile kin tutmayacak kadar arınmış olmalı kötü düşünceden… Gün
sayarken sahici mekâna, korku olmamalı mayın tarlasında seyre çıkmış gönlünde…
Geride
bir satır daha fazla bırakmanın hesabı, sevgilinin gözlerine konacak bir anlık
mutluluk uğruna yapılmalı… Değmeli yazılan yüzlerce mektuba… Ele, âleme rağmen
çıkmayacağını bilmeli girdiği yürekten… Silinmeyeceğini bilmeli değdiği kaderden…
Yeri
geldiğinde gönüllü köle olmalı hasretin efendisine, yeri geldiğinde bir kalkan,
sevgiliye gelecek bir meltem esintisine… Ana gibi olmalı şefkatli ve
bağışlayan, kadın gibi olmalı tutkulu ve kırılgan… Yılkı atı gibi hoyrat
dolaşmalı hasret zamanlarında… Sayfalarda aramalı sevda kırıntılarını…
Yılmadan, yıkılmadan sarılmalı anıların tozuna…
Aşk
olmalı benim sevdam… Tek geceye sığmalı koca bir yaşam ve ömür adanmalı sadakatine…
Tuvale değen her renk sevgilinin gözlerinden almalı ışıltısını, gece gibi
zifiri yolda bir yıldız kaymalı beklenmedik zamanda ve parıltı dolmalı yeşile,
sarıya, beyaza…
Sevmeye
değer olmalı… Ölmeye değer olmalı… Boynu eğdiğin kılıcın sahibi adam gibi adam
olmalı…
Çöle
inen nur, gönle değen huzur…
SEN
olmalı benim sevdam…
NALAN GÜVEN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder