2 Şubat 2014 Pazar

BİR MELEĞİN GÜNLÜĞÜNDEN…


Başımın üzerinde bangır bangır bağıran yüksek volümlü şu müziği susturmanın bir yolu olmalı. Düşüncelerimle baş başa kalmak için burayı seçmem gibi buzlu kahvenin hararetimi bastıracağını sanmam ne büyük yanılgı. Her yudumda boğazımı serinleten sahte hissin ardından alevler yükselirken iç yangınını söndürecek bir çarenin henüz keşfedilmemiş olduğunu anlıyorum. Bardağımdaki büyükçe buzdan birini çıkartıp şakaklarımda, ensemde, boynumda gezdiriyorum. Parmaklarımın arasından eriyip akarken kahvenin kalıntıları değdiği yerlerde lekeler oluşturuyor. Üzerinde kahverengi damlalar belirmeye başlayan beyaz gömleğim ruhum kadar kirli değil henüz. Bir yolu olmalı bu pislikten çıkışın. Kine, nefrete bulanmış ruhu ancak ilahi bir aşk temizleyebilir. Yeryüzünde kaç kula nasip olmuştur böylesi bir aşk? Âdem gerçekten Havva’ya aşık olmuş mudur ya da Havva Âdem’e? Aşk adına yazılmış tüm kitaplarda arayış vardır. Bulan olmamıştır aradığını. Asıl olan yola çıkmak, kızgın asfalt üzerinde şikâyetsiz, yönsüz, sonsuz yürümektir belki de… Kim bilir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder