16 Eylül 2012 Pazar

EDU&ART DERGİSİ / EYLÜL2012

http://issuu.com/gometra/docs/eduartseptember2012?mode=window&backgroundColor=%23222222


AŞK VE KADIN
 

AŞK YOLUNDA ZÜLEYHA OLMAK

 

Yüksek topuklu ayakkabıları, kırmızı ruju ile sadece görsel bir objeden ibaret değil elbet kadın bedeni. Yüreğindeki fırtınaları bastıracak kadar kuvvetli, gözyaşlarını gülümsemeye dönüştürecek kadar kabiliyetli. Bu becerilerini iftihar abidesi yapmayacak kadar da onurlu. Konuşurken tabu olan sözcükleri söyleyemeyecek kadar utangaç olmasına rağmen aşkı yaşarken haykıracak kadar cesur. Günaha boyun eğecek kadar itaatkâr ve yasağı delecek kadar gözü kara. Aslında bilse de aşkın bir oyun olduğunu ve sonunda kaybedenin hep âşık olacağını, vazgeçmek yerine mücadeleyi seçen, hileyi görüp görmezden gelen ve ölümüne tutkulu olmasına rağmen yeri geldiğinde son hamleyi yapmadan masadan kalkacak kadar da gururlu.

Peki ya kaç kadın Züleyha?

Belki de şimdiye değin okuduğumuz efsanelerin içinde Züleyha adı AŞK’la bir anılan ve çektiği acılara rağmen Hz. Yusuf’a duyduğu derin aşkı sebebi ile günümüzde dahi gıpta edilen tek kadın.  

Kolay değildir elbet Züleyha olmak. Ne Leyla olmaya benzer ne de Şirin. Mücadele etmektir Züleyha olmak. Bir kişiyi değil bir şehri karşına almak. Utanmamak, saklanmamak. Yeri geldiğinde zindanlara attıracak kadar kaybetmekten korkmak ve sonrasında aynalarda tanınmayacak surete dönüşene değin aşk ateşi ile yanmak. Gençliği güzelliği bir aşka harcamak. Mahşerin tadını yaşarken tatmak. Bir güzelliğe kapılıp gören gözü ondan başkasına kör kılmak, saraylardan vazgeçip karanlık, dipsiz bir kuyuya gönüllü atlamak, yasak elmayı ölüme inat ısırmak…

“Yusuf ben seni, sevmiş ve sevecek bütün kalplerin sırrına ortak olarak sevdim…” demiş Züleyha ve kâinata mâl etmiş bu sevdayı. Sonunda kavuşmuş kavuşmasına ama benliğinden çıkmış. Zira hoşnutmuş halinden. Çekilen her cefaya değmiş sevdiğinin aşkı ve Yaradana kavuşturmuş bu dünyevi aşk onu.

Peki ya kaç Yusuf var böylesi bir aşka lâyık? Göz görürken güzelliği, gönül arzu ederken sevilmeyi, “Allahım bana istememeyi, istemeyebilmeyi nasip et…” diye yakaran. Haramdan kaçıp kendini zindanlara attıran?

Ne her kadın için mahşerde kavuşmayı göze alıp Yusuf’u kalbinde taşımak kolaydır, ne de Züleyha’nın aşkını tertemiz koruyup, saklayacak bir yüreğe sahip olmak her erkek için.


Geldikçe o, bir yepyeni dünyâ görürüm...

Çevremde ışık söner de hâlâ görürüm...

Var hikmeti sık sık ona "Yûsuf' dememin,

Ben, kendimi düşlerde Zelîha görürüm.

(Arif Nihat Asya / "Zeliha", Rubaiyyat-ı Arif II, İstanbul 1976, s.53)


Kadın kalbinde aşk en saf, en dokunulmaz bir mevkidedir. Oraya yerleşmek zor olduğu kadar yer edinince çıkabilmek de bir o kadar zordur. Farkındadır elbet maşuku bu sahiplenilmenin ve her ne kadar da aldırmaz gözükse de içten içe böyle bir sevdanın onu sarıp sarmalamasından hoşnuttur elbet. Hz. Âdem’in sol kaburga kemiğinden yaratılmış olan Hz. Havva’nın soyuna dayanmaktadır kadının kalbindeki masumiyet, aşka boyun eğiş ve sadakat. Belki de bu yüzden içinde esen fırtınaları dindirmek için liman liman gezmek yerine inandığı aşkı uğruna parçalanmayı, un ufak olmayı göze alıp bekler açık denizde kurtulacağı anı. Bilir aşktır eninde sonunda kazanan. Sevdiğinin gözünde dolaşan hayali bile ödüldür çoğu zaman. Mesafeler önemsizdir gönül bağının olduğu yüreklerde. Kavuşmak geçici bu âlem için değildir, ahirete bırakılmış bir bekleyiştir artık.

 
Evet, hiç kolay değildir aşk yolunda Züleyha olmak. Her kadının harcı değildir imkânsız bir sevdayı alıp başına taç yapmak. Acısını zevk, hasretini umut edinmek. Gelip geçici şu fani dünyada nice aşklar çıksa da yoluna, acaba kaç kadına nasip olur Yusuf’un sevdası? Ve kaçı sarıp sarmalar böyle bir armağanı?

Aşk ile yol almanız dileğiyle.

 

Züleyha Olmak…


Mavi bir karanlıkta Züleyha olmak…

Aşkın gözlerine asmak sözleri

Kayboluştu yolların sonu

Parmakları soğuktu gecelerin

Şehir korkmuştu yalnızlığından

Bir gamzeye düştü yağmurlar

 
Dipsiz bir kuyuda Yusuf olmak…

Kaçmak zindanlara susmak sevgiyi

Hayaldi düşlerin sabahı

Aldatırdı yıldızları karanlıklar

Söner mi hiç güneşin alevi

Yağmur yüklü şimdi bulutlar

 
Nalan Güven / 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder