16 Temmuz 2012 Pazartesi

EDU&ART DERGİSİ -TEMMUZ 2012



YARINLARA BIRAKILAN AŞK


SEVGİLERDE / Behçet Necatigil

Sevgileri yarınlara bıraktınız

Çekingen, tutuk, saygılı.

Bütün yakınlarınız

Sizi yanlış tanıdı.


Bitmeyen işler yüzünden

(Siz böyle olsun istemezdiniz)

Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi

Kalbinizi dolduran duygular

Kalbinizde kaldı.

Siz geniş zamanlar umuyordunuz

Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.

Yılların telaşlarda bu kadar çabuk

Geçeceği aklınıza gelmezdi.


Gizli bahçenizde

Açan çiçekler vardı,

Gecelerde ve yalnız.

Vermeye az buldunuz

Yahut vakit olmadı.




Yarınlara bırakmak aşkı, sanki yarının garantisi varmış gibi…

Birçok ertelediğimiz ve sonra da, “Keşke…” dediğimiz yapılmamış işlerle, gerçekleştirilememiş hayallerle doluyken yaşamımız, önünüze çıkan belki de bir daha hiç rastlamayacağımız bir aşkı ertelediniz mi hiç?

Her zaman bir bahane bulunur yarınlara bırakmak için, kimi zaman şartlar zordur ama zor olan değil midir güzeli güzel yapan? İmkânsızlık değil midir tutkuyu kamçılayan? Tarih böyle ertelenmiş sevdalarla doluyken bize kalan bu yaşanmamışlıklardan doğan şiirler ve romanlara konu olan aşkların okunması oluyor.

Tıpkı büyük üstat Behçet Necatigil’in satırlarına dökülen şu sözlerinin içimize işlemesi, belki de derinlerde saklı duran bir pişmanlığın bize kendini başka hayatlarda hatırlatması gibi;

“Sen bilmezsin mirim ne gariptir bir başkasına düşlerini anlatmak. Gün be gün eksilir zaman… Şair olunmaz doğulur. Neye, kime inat? Duygular yön verir kalemine, duygulara da yaşananlar. Mutluluk anlarında çıkmaz şiir. Buhranla dolu gecelerde, kâbusların sözcüsü olurlar. Sonra bir tek satır kokuları anımsatır. Buruk bir neşe geçmişe karışır. Sevgileri yarınlara bırakırsınız...

Hayat hep olası hikâyeleri özlemekle geçer durur. Gidilmeyen filmlerde görmediğin heyecanlar, uyanmadığın sabahta etmediğin kahvaltı, çalmayan telefondaki utangaç sesi... Daha üzgün durur olmamışlıkları anımsamak.

Mutsuz aşklar prim yapar. Masada iki bardak, bir şişe rakı. Ne diye içip durursun boş sandalyeye karşı?

Onu böylesine sevmek için delirmiş olmalısın. Bir düşün, imkân var mı? Dün arasın diye beklemiştin. Telefon çalmadı. Bugün ilk sabahın ışıklarında kapının altından kaymış not. Bulduğunda tuhaf bir yanılsama. Yanlış zamanda gelmiş aşklar. Vakti dolduğunda…

Bitmemiş ilişkiler sardı duvarları. Bu odayı, kitabın sayfalarını, rüyaları. Başlamadan bırakmalı, henüz özlem içini kemiren kuşkulara dönüşmeden, ellerin yatağın boşluğunu hissetmeden, olası tutkulara içini dökememişken. Üç noktalar doldurmalı mektuplara. Söylenmemiş sözler için. Her yuttuğumuz gözyaşı bir aşkın sonu. Yarın düne benzemiyor şimdi. Sanki ilk kez yaşamışız yaşanmışı dünlerde, ya da başlamışız ansızın ta ilerde olacak…”

Dar vakitlerde kalan sevginin sıkışıp kaldığımız dünya koşturmasına mücadele edecek gücü olmadığından ya da odalarımıza sakladığımız yalnızlığı kaybetmenin verdiği korkudan olsa gerek bu kaçışlar. Kitaplara sığdırılmış kelimelerle yaşamak ve kapağını kapadıktan sonra kendi telaşlı gündelik yaşamımıza dönüp aşkı ertelemek kadar bir göz ardı etme yaşamın gerçek varlığının sebebini. Aşk ile dünyaya gelmek ama hep ertelemek bir başka zamana… Belki de olmayacak bir zamana…

Sözleri yarım bırakarak içimizde, hiç olmamış farz ederek devam etmeye çalışmak nefes almaya… Gelmeyene sevdalanmak, bol vakitler bekleyip aldanmak…

Oysaki yeter olmalı bir kahve içimlik zamanlara dahi sığdırılmış bir bakış, sevgilinin dilinden bir hoş sohbet veya kısacık bir telefon konuşması…

Yarına kalmadan… Yarına bırakmadan…

Aşk ile yol almanız dileğiyle.



Aşk Yarına Kalmadan…

Bırakıp gidebilmek zamanı geldiğinde

Bazen giderken kendini bırakmak

Bazen alıp götürmek yanında her ne varsa

Uğruna vazgeçebilmek en değer verdiğinden

Göze alabilmek hasreti

Dille söylemeden adını

Kalbinden zikredebilmek her solukta

Gelmeyeceğini bilerek beklemek

Yavaş yavaş tüketmek içinde

Gözyaşları ile hayalini silmek

Kabullenmek sonun başlangıcını

Ve bir sabah adını anmadan uyanmak

Yarına kalmadan...


Nalan Güven / EDU&ART Temmuz 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder