“Dağınık
bir yatağın şehvet sigarasıdır dokunamadığım tenin şimdi… Bedeninin değdiği
yerlere el sürmeye kıyamazken, sen aramıza giren ölümden daha beter bir
yalnızlık içine terk ettin beni. Geride bıraktığın mektuplarla dağlıyorum
yaralarımı. “Şimdi vur başını!” der gibi,
ikinci mevki localarda seyre daldığım gençliğim sırıtıyor duvarlardan.
Kokun sinmiş olmalı ve soluduğun nefes, perdelere. Belki de hâlâ başucumdaki
lambanın düğmesinde parmak izin var. Bakışlarının değdiği aynada kendime
bakıyorum. Tanınmaz halimi tanıyabilecek kadar geçmemişim kendimden. Suratıma
tüküresim geliyor… Kendimi dövesim…”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder