Omzunda
hüngür hüngür ağlayabilseydim keşke… Sana anlatabilseydim sensiz geçen onca
günü, geceyi… Hesabını sorabilseydim, yüzüne, sesine hasret yıllarımın… Beni
sensiz kalmaya mahkûm ettiğin o günden beri, hayatın tüm kapıları kilit kilit
üstünde… Hiç de uğraşmıyorum açmak için… Hafifçe aralanacak olsa ben
kapatıyorum açılan kapıları…
Hani beni kollarının arasına alıp sımsıkı sarıldığın o resmimiz var ya! O resim aynanın bir kenarında… Çok dayanılmaz oldu mu hasretin, kapatıyorum gözlerimi, giriveriyorum resmin içine… Kolların sarıyor beni. Sıcağını hissediyorum. Kulağıma şarkılar mırıldanıp, içinden beni sevdiğini bile söylüyorsun…
Sen de özlüyorsun beni biliyorum… Gittiğin yerlerde, genç bir kız gördüğün zaman dönüp bakıyorsun… Dudaklarında buruk bir tebessüm, ‘Büyüdü mü şimdi bu kadar?’ diye kendi kendine soruyorsun…
Arada birkaç mektubun geliyor… Hepsini defalarca okuyup başucumdaki çekmecede saklıyorum… Uyumadan evvel her gece, bir daha bir daha okuyorum… Her bir mektubunda, uzun uzun nasihatler edip, ‘Hayat mücadele etmektir, dayanmalısın!’ diyorsun. Hiç bir mektubun neden beni bu mücadelede tek başıma bıraktığını anlatmıyor… Ve hiçbir sorunun cevabı açıklamıyor; bu hayat neden sensiz baba?
NALAN GÜVEN / AYTEN syf 7
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder