Karşıki bakkalın köşesinde sona
eren öğleden sonraları voltaları atardınız, sokağı boydan boya adımlayarak.
Dünyanın en ciddi işiymiş gibi özenle yakılan bir sigaranın dumanında saklı
kalırdı kaçamak bakışlarınız. Bilirdiniz beklerdim karşıki evin penceresinde.
Tülün arkasına saklanmış dahi olsam, içinize çektiğiniz dumanın sıcağına
karışırdı nefesim. Hissederdim o an beni düşündüğünüzü. Ne şiirler yazılırdı
aklımın gizli defterlerine. Adını bilmediğim bir sevdanın nemli duvarlarına
sırtımı yaslardım güvenle.
Evet, güçlüydü kollarınız. Alıp
götürebilirdi beni daracık bu sokaktan. Birlikte çok eğlenebilirdik. Hatta
korkusuzca el ele dolaşabilirdik İstanbul’un en işlek caddelerinde.Aşk sözleri fısıldardınız hiç duymadığım. Utanırdım cevap vermekten. Geceleri düşünüze girerdim belki. Cesaretle açardınız gözünüzü o zaman. Sabah olunca kapımı çalıp söyleyecektiniz sevdanızı.
Beklerdim işte öyle bir sabahı.
Bilmeden kurduğum düşlerin masal, bakışlarınızın yalan bir sevda olduğunu…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder