En köhne yalnızlıkları solumuştu yürekler… Belki delice
sevmişti ve hatta sevildiğini bilmeden isyankâr olmuştu kaderin yazgısına…
Işıldayan sokaklarda yağmur birikintisine dönüşmüştü gözyaşları… Yüksek
binaların kuytusunda kalmış bir sığınak aramıştı gizlenecek… Ya da sözünü
saklayıp, sırrını gömecek bir mahzen…
Hani çocukluğun korkulu gecelerinin karabasanları büyüklere
uğramazdı! Hani el öptüğüm o edep
bekçileri sormaz oldu hatırımı!
Tıpkı Nietzche’nin dediği gibi; uçuruma uzun süre bakmış
olmalıyım ki, şimdi uçurumun da bana baktığını fark ediyorum.
Hey Hak… Kabul her aldığın, verdiğin nefes kadar… Bırakma
tuttuğun eli… Ben fırtınasını da sevdim bulutunun...
Şimdi bir ölümlünün kitabıdır yazılanlar…
Anlayan anlar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder