30 Haziran 2012 Cumartesi

BİTMEYEN ŞİİR...




Yeminleri bozduran da, günaha aşk katan da sensin,

Nasıl görmeden sevebiliyorsak yaratanı,

Hasretine düşmüş göze mil çekmek gerekmez mi?


Peyami Safa’nın kitabı değmeden yalnızlığıma,

Dönüp gözlerine gönül vermeden öncesine,

Fark etmeden sebebini, aşmadan uzakları,

Sensizliğe alıştırabilir misin saatleri?

Alabilir misin zamanı geri?

Adının değmediği bir gün dönebilir mi geceye yüzünü?


Anlatmadan geçebilir mi kelimeler?

Yazıya dökülmemiş feryadın sesini,

Hiç bitmeyen bir şiir yazabilir misin?


Yokluğundan var edebilir misin geleceğimi?

Sen yazamazken seni, ben her gün yeni bir sen yazacağım,

Sana gözlerimi vereceğim kendini görebilmen için,


Mavi göreceksin pembe boyalı odanın duvarlarını,

Sabrın rengi mavidir çünkü su gibi, gök gibi durgun ve hırçındır,

Ve senden uzaklık ateştir, hasrettir suya,


Hasretimi hapsettiğin odana düşlerinde geleceğim,

Buzdan bir bardak uzatacaksın bana, dudaklarım kavrulacak değdiğinde,

Bitmeyen bir şiir bırakacağım avuçlarına,


Her mısrasında bendeki seni bulacaksın,  bilinmezini kattım ruhuma,

Denizlerin uçsuz mavilikleri ufka dayamış gibi gözükse de sırtını,

Asıl olan görünen değil gizdeki gerçek değil mi?


Ardımdan duyar gibi oluyorum dudak kıvrımlarındaki sözlerini,

“İstediğin kadar git uzaklara, ben içine çektiğin nefesindeyim”

“Bakalım uzakta ne kadar eğleşeceksin?”
 
Biliyorum bilmesine hiçbir uzak uzak olamaz sen kadar,

Sen yıllara sığmayanım, gönlüme dar gelenim, en değerlim,


“Kalpte taşıdıktan sonra kavuşulmuş sayılır,” diyor Cezzar dede,


Sen kapa gözlerini, görme istediğin kadar,

Ben gidenim, sense kalanımsın, ben kadar yakınımsın canıma,


Bitti sanma, son nefese kadar bu şiir yazılacak benden sana...


NALAN GÜVEN

                                                                              

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder