29 Haziran 2012 Cuma

sen vazgeçme benden... beni sevmelerden...


Gülleri sevmezdim küçükten beri. Bahçemiz gül ağaçları ile doluydu, yasaktı o bahçede koşup oynamak bana. Koklamak için uzansam bir dala, mutlaka batan bir dikenin acısı ile irkilirdim her defasında. Ben onlara dokunmak istedikçe kaçtılar benden, sevmek istedim sevmesine ama belli edemedim yeterince. Sonunda yenildim acıya, sevmekten vazgeçtim.  Ama her nerde bir dal kırmızı gül görsem başımı çevirip bakmaktan da alamadım kendimi. Benim çocukluğumun yasaklı bahçesinin dokunulmazlarıydı onlar.
 
Bir gün sen geldin hayatıma, elinde bir kırmızı gül. Önceleri ürktüm, kaçtım seni sevmelerden. Dokunduğumda canımı acıtacaksın, elimi kanatacaksın sandım. Yumuşacıktı dikenleri senin güllerinin, tenime değince bir sıcaklık yayılıyordu, içimi ısıtıyordu. Kokusu yasaklı bahçemdeki güllerin kokusuna hiç benzemiyordu, biraz çilek, biraz menekşe hatta biraz da yasemindi. İçime çektim, ruhuma doldun.
 
Ben seninle sevmelere başladım gülleri. Her eve gelişte getirdiğin kucak dolusu sevginle demet demet aldım, gönül vazoma yerleştirdim onları. Bazı geceler çok susuz kaldılar, sen unutsan da su vermeyi ben besledim. Bazı geceler çok yalnızdılar, üşüdüler ama ben ısıttım.
 
Gülleri sevmem seninle başladı. Ben gülleri sevdim sen beni sev istedim. Hem de daha çok, her gün biraz daha çok. Ve ben bileyim istedim, beni güllerden daha çok sevdiğini.
Ben hayatı da seninle sevdim tıpkı güller gibi. Seni sevmeler yetmedi bana, istedim ki beni sevmeler de yetmesin sana. Dikenlerim batsa da, kimi zaman acıtsam da sen vazgeçme benden, beni sevmelerden.

AYTEN / Syf 104

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder