Ağlatan yalnızlıkları
vardır insanın. Sessiz harflerle duvarlara anlattığı sırları. Böyle saatlerde;
geceye satılan uykuların hesabı bir fincan kahveden sorulur. Hüzün akıtan bir
şarkı konur pikaba. Eski fotoğraflar açılır ve başlar yalnızlığın muhabbeti. Yağı
bitmiş bir kandilin son titreyişi gibi görülür uzaklardaki evlerin ışıkları. Aynı
kaderi başka bir dilde söyler onlar şarkılarını. Her yalnız sanır ki kendinden daha
kimsesizi gelmemiştir dünyaya. En zalim kader ona yazılmış, en devasız dert onu
bulmuştur. Oysa ne hikâyeler vardır her perdenin ardında yaşanan. Ancak bir
yazar yazabilir anlatılamayan öyküleri. Yasağa rağmen söylenen sözlerin
bedelini, acıya rağmen gülen bir yüzün hüznünü, ayrılığa katlanamayan bir
aşığın ölüm duasını.
Fakat bazen bir yazar bile yazamaz; parmaklarına işleyen
yalnızlığın kelimelerini…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder