“Issız Adam” filmini üçüncü kez izlerken
bile, ilk anın duygusallığını içinde barındırabilmek ve gözyaşlarını ilk kez
akıtıyormuşçasına esirgemeden dökebilmek, izlediğin tüm aşk filmlerinin
başrolünde kendini bulabilmek, okuduğun aşk romanlarında roman karakterine
bürünebilmek, Mevlana’nın Şems aşkını, tutkusunu ve hasretini tadabilmek,
gördüğün her rüyayı aşka yorabilmek, şair olabilmek, yazar olabilmek, Allahın
verdiği canı aşk ile besleyebilmek, gönlü aşk ile büyütebilmek, şehrinde esen
rüzgâr olabilmek, toprağa değen yağmur olabilmek ve o ulvi aşkın saçına
konabilmeyi hayal edebilecek kadar sarhoş olabilmek…
Aynı tabaktan yenilen yemeğin, aynı
şişeden içilen suyun hatırını kırk yıla biçmek gibi bir sahipleniş hali,
zamanın dilimlerini ortak hayallerle paylaşmayı ümit edecek, başka bir varlığı
bir resmin karesinde görmeye tahammül bile edemeyecek kadar senin olmayanı
sahiplenmek, aşkı tek başına yaşadığını unutacak kadar kendinden geçmek… Aşkın
acziyet hali…
Sürekli onu arama istemleri, kendinle ve
o ufak cep ulaşım aleti ile garip kavgalara tutuşup sonunda teknoloji
mucizesine yenik düşerek titreyen parmaklarla ezbere bildiğin numaraları ateşe
değmişçesine korkarak tuşlamak ve “aradığınız numaraya şu an ulaşılamıyor”
cümlesini hem ana lisan da hem de İngilizce olarak dinleyip anlayamamış olmanın
verdiği şaşkınlık içinde tekrar tekrar aramalar, ulaşılamamanın verdiği panik
ile türlü komplo teorileri üretmek, ulaşılamadıkça artan panik ataklar, hırsın
beyni aşıp bedensel uzuvlarına sirayet etmesi ile çevredeki varlıklara kişi
veya eşya ayırt etmeksizin zarar vermeler, telefonla bütünleşip zamanın her anı
ekranla göz teması kurmalar ve ulaşılamaz aşkın ulvi sesi duyulacağı ana dek
devam eden ağlama nöbetleri…
4. Aşkın suskun hali
Pembe duvarlı bir odaya bedenini
hapsedip, ruhunu anıların esintisine sessice teslim etmek, siyah bir hayalin
ardından sorgusuz gittiğin Arnavut kaldırımını başın önünde sayısız kere
adımlamak, avucunun içine bırakılan bir gül yaprağının kokusunun tenine değmesiyle
yetinmeyi bilebilmek, ana rahmindeki kadar sessiz ve çaresiz sevdayı susmak…
Aşkı susmak…
5. Aşkın tevekkül hali
Yoklukta bulmak, azda çoğalmak, ne
beklemek ne umuda sarılmak, vazgeçecek kadar kabullenmek, fazla söze gerek yok,
âşık değil aşk olmak…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder