18 Nisan 2012 Çarşamba

Hüzün, Yağmur ve AŞK…



“Gönül üzgünlüğü, gam, keder, sıkıntı, iç kapanıklığı,” gibi tanımlarla açıklar sözlükler hüznün anlamını. Ama biliriz ki kelimelere dökülemeyen bir yanı vardır hüznün. İçinde umut taşır, hasret taşır, heyecan taşır… Ve bizler biliriz aslında hüznün Nisan yağmuru gibi olduğunu. Bir bakışla, bazen bir sözle düşer gönlümüze ya da bir şarkı, bir şiirle içimize çöker ağırlığı. Bereket versin öyle uzun sürmez geldiği gibi gider ve ardında bıraktığı dudaklarda yarım kalan tatlı bir gülümseme, göz pınarlarımızda biriken birkaç damla yaş ile…

Yağmur gibidir bu şehrin aşkları da, tıpkı Nisan yağmuru gibi. Olmadık bir anda sırılsıklam eder adamı, aşkın içine katıp iliklerine kadar ıslatır. Habersiz gelir, hazırlıksız yakalar… Su damlası yüklü bulutlar başınıza yağabilecek en güzel yağmurları yağdırır siz kaçmaya fırsat bulamadan. Saçınızdan damlarken rahmet damlaları henüz farkında değilsinizdir yaşayacağınız anların…

Rastlantı diye bir şey yoktur, her şey Yaradan’ın lütfudur biz kullarına. Eros’un okları diye çocukluğumuzda anlatılmış mitolojik bir hikâyeye inanmayı yeğlerken bir yanımız, gerçeği göz ardı edemeyiz insanoğlunun hamuru Aşk ile yoğrulmuştur. Ve başımıza düşen aşk yağmurundan kaçış yoktur. Onun hüznünde bulduğumuz mutluluğu, içimizde yaşattığı coşkuyu yaşamadan gitmek yoktur bu şehrin yağmurlarından.


Kapatırız şemsiyemizi… Varsın yağsın AŞK’ın hüznü…


Akşam karanlığı çökmüş İstanbul’un bir köprü altına

Son bir bakış kalmış senden ve bir sıcaklık avucumda

Dışarıda yağmur… Aklımda sen...

Gecenin bu matem siyahında…

Cayır cayır yanıyor kelimeler

Üşüyor kaldırımlar

Sessizlik yağmurlarıyla



Sorma...

İstanbul’u dinle bu Nisan yağmurunda

Hüzün kokuyor kaldırımlar

Uzaklaşırken adımların

Gözümde son bir damla



Ah bir bilsen...

Dışarıda yağmur... Aklımda sen...



http://www.youtube.com/watch?v=0jeG2058KBA&feature=related

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder