20 Nisan 2012 Cuma

YALNIZLIK BİLE OLMUYOR SENSİZ...



Ne zamandır boş duruyor verdiğin büyük cam vazo. İçine doldurduğum renkli çakıl taşlarını da attım bu sabah. Kristal soğuğu işlemişken çeperlerine, gül kokmuyor, ya da karanfil… Yansıtıp bir yıldızın ışığını geçmişin hüznüne, acımasız kahkahalar atarken karşımda, sahte cıvıltılar kandırmıyor, bastırmıyor yokluğunu…

Bahçeme diktiğim akşamsefaları da açmıyor artık, kış karanlığına gömülmüş yaprakları. Aralık kalmış kapıları kapatmayı unuttuğumdan mı bilmem, bu gün daha bir soğuk içim, daha bir sensiz, git gide daha bir yalnız…

Olmuyor… Yalnızlık bile olmuyor sensiz…

Ayak sesi duyulmayan bir suskunluk kaplamış evimin duvarlarını. Birkaç resim astım pembe boyalı yalnızlığıma. Beraber yürüdüğümüz dar bir cadde ve ayrıldığımız Arnavut kaldırımı kaplı sokak… Hepsi bu kadar değil elbet, diğerleri gölgesi olmayan hayallerimi süslüyorlar…

Olmuyor… Hayaller bile olmuyor sensiz…

Sensizlik, adını sen koyduğum maviliklerimi koyu bir laciverde dönüştürdü. Bulutlar yansıtmıyor artık gün ışığını… Hele çektim mi odamın kalın kadife perdelerini, düşlerim bile karanlık oynuyor gözümün inmiş perdelerinde.

Ama yine olmuyor… Düşler bile olmuyor sensiz…

Verdiğin kitapları okuyorum, düşünmekten arta kalan zamanlarımda. Zaman ağır aksak geçiyor sen olmayınca. Yaşamak soluk alıp vermekten ibaret gereksiz bir lütuf benim için. Efkârlanıp hani şöyle bir sigara yakayım desem, çektiğim nefes yetersiz…

Olmuyor… Sigara bile içilmiyor sensiz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder